Our social:

11 Nisan 2015 Cumartesi

Dünyadaki Su dağılımı

Suyun yeryüzü, yer altı ve atmosfer arasındaki dönüsüm hareketine su döngüsü
denilmektedir.


Yeryüzündeki okyanuslar, denizler, göller ve akarsulardan buharlaşan sular atmosfere
karışarak bulutları oluşturur. Rüzgarlar bulutları atmosferin değişik bölgelerine taşır. Bulutlar
içindeki su buharı (nem) nın bir bölümü yoğunlaşarak yeryüzüne yağış olarak düşer. Düşen
yağışın bir bölümü yer altına sızarak yer altı sularına karışır. Bir bölümü yeryüzünde akarak
göllere ve denizlere ulaşır. Bir bölümü de buharlaşarak tekrar atmosfere karışır. Bu şekilde
yeryüzündeki su dolasımı sağlanmış olur.

Yeryüzündeki canlıların yaşamasındaki en önemli kaynaklardan biri sudur. Bugün Dünya’nın
genelindeki su dağılımına bakıldığında; toplam su miktarının yaklaşık % 97'sinin tuzlu
okyanus ve deniz sularından, % 3’ünün ise tatlı sulardan oluştuğu görülür. Tatlı suların %
68,3’ünü buz dağları ve buzullar, % 31,4’ünü yer altı suları ve % 0,3’ünü yüzey suları
oluşturur. Tatlı yüzey suları ise göller (% 87), bataklıklar (% 11) ve akarsular (% 2) dır.

A. YER ÜSTÜ SULARI


1. Okyanuslar ve Denizler

Yeryüzünün 361 milyon km2’lik kısmını(% 71) denizler ve okyanuslar kaplamaktadır.
Denizlerin çok büyük olanına okyanus denir. Dünya üzerinde; Büyük Okyanus, Atlas
Okyanusu ve Hint Okyanusu olmak üzere üç okyanus vardır. En geniş yüz ölçümü olan
Büyük Okyanus’tur. En küçük okyanus ise Hint Okyanusu’dur. Her üç okyanus Güney Kutbu
çevresinde birleşir. Okyanusların karalar arasına sokulmuş kısımlarına ara deniz (iç deniz)
denir(Akdeniz, Karadeniz gibi).
Deniz ve okyanus suları tuzlu olduğundan içme ve sulama amaçlı kullanılmaya elverişli
değildir. Bu sulardaki tuzluluk oranı enlemlere bağlı olarak sıcaklık ve buharlaşma
koşullarının değişmesiyle farklılık gösterir. Örneğin, Ekvator’a yakın olan Kızıldeniz’de
tuzluluk oranı yaklaşık %o 45 iken, Kuzey Kutbu’na yakın olan Battık Denizinde bu oran
yaklaşık %o 2’dir.


2. Göller

Karalar üzerindeki çukurluklar da oluşmuş durgun su kütlelerine göl adı verilir. Göl
çukurluklarının oluşumunda yer kabuğu hareketleri (tektonik hareketler), Volkanizma karstik
süreçler ve buzullar gibi birçok faktör etkili olmustur. Göllerin beslenmesinde yer üstü ve yer
altı suları etkilidir. Beslenme kaynakları iyi olan göller fazla gelen sularını bir
gideğenle(akarsu) denizlere bosaltır. Bu tür göllerin suları tatlıdır(Eğirdir, Beyşehir gibi).
Beslenme kaynaklarının yetersiz oldugu göllerde ise su seviyesi düşüktür ve bu tür göller
sularını dışarıya boşaltamaz. Böyle göllerin suları genelde tuzlu ya da acı olur (Tuz Gölü,
Van Gölü gibi).

Yeryüzündeki göller, kara kütlesi üzerindeki çesitli çukurlarda ya da çeşitli setlerin gerisinde
olusur. Bu göller dogal göller ve beserî göller olarak iki gruba ayrılır.

a. Dogal Göller:


Kara kütleleri üzerindeki göl çukurlarının büyük bir bölümü yer kabuğu hareketleri
(tektonizma) sonucu oluşmuştur. Bu hareketler sonucu çöken graben alanları göl
olusumlarının yaygın olduğu alanlardır. Bu tür göller tektonik göl olarak adlandırılır. Dünya
da tektonik göllerin en yaygın olduğu yer Doğu Afrika’dır. Bu bölgedeki göllerin yanı sıra
Asya Kıtası’nda yer alan; Aral, Baykal, Balkas, Hazar ve Lut diger önemli tektonik göllerdir.
Kara kütleleri üzerinde volkanizma sonucu oluşmuş krater, kaldera ve maar (patlama çukuru)
gibi çukurlarda da volkanik göller olusmustur. Krater gölleri, volkan konisinin agzındaki
çukurluk olan krater içinde olusmustur. Kaldera gölleri, siddetli volkanik püskürmelerle
koninin parçalanması sonucu olusan kraterden daha büyük kaldera çukurlarında olusmustur.
Maar gölleri, volkan konilerinin çevresindeki sahalarda tabakalar arasında sıkısmıs gazların
patlamasıyla olusan maar çukurlarında olusmustur.
Kolay eriyebilen türdeki kireç tası, alçı tası ve kaya tuzu gibi tasların tabakalarının sular
tarafından çözünmesiyle olusan uvala, dolin, obruk ve polye gibi çukur alanlarda da karstik
göller olusmustur. Bu tür göllerin Dünya’da en yaygın oldugu yer Hırvatistan’dır.
Yeryüzündeki buzullasma olayları sonucunda olusan çukurlarda(sirk) buzul gölleri
olusmustur. Bu tür göllerin Dünya'da en yaygın oldugu yerler Kanada, Finlandiya ve Norveç
gibi ülkelerdir.
Yeryüzündeki göllerin bir bölümü vadi, tektonik çukurluk ya da koy gibi yer sekillerinin
önünün dogal yollarla kapanması sonucu olusmus dogal set gölleridir. Bu göllerden alüvyal
set gölleri; akarsu vadilerinin önünün akarsu biriktirmesi sonucu olusan birikinti konileri
tarafından kapanması sonucu olusur. Heyelan set gölleri; akarsu vadilerinin önünün heyelan
olaylarıyla kapanması sonucu olusur. Volkanik set gölleri; volkanizma sonucu çıkan lavların
vadiler ya da bunlara benzer çukurların önünü kapatmasıyla olusur. Kıyı set gölleri; deniz
kıyılarındaki koyların önünün, dalga ve akıntıların getirdigi malzemelerin birikmesiyle olusan
kıyı okları tarafından kapanmasıyla olusur.


b. Beserî (Baraj) Göller:

Ýnsanlar tarafından akarsu vadilerinde yapılan setlerin gerisinde olusturulan yapay set
göllerine ise baraj gölü adı verilir. Baraj göllerinin yapılıs amaçları; elektrik enerjisi elde
etmek, akarsu taskınlarından korunmak, sulama ve içme suyu elde etmektir.


3. Akarsular

Belirli bir yatak içinde uzun bir süre akan, kaynak suları, yagmur suları, kar ve buz suları gibi
çesitli kaynaklarla beslenen sulara akarsu adı verilir. Akarsular büyüklük sırasına göre;
ırmak(nehir), su, çay, öz ve dere gibi çesitli isimlerle adlandırılır. Akarsuyun içinde aktıgı
oluga yatak, bu yatagın içinde bulundugu genis ve uzun çukurluga ise vadi adı verilir.
Akarsular çesitli kollardan olusur. Bu kollardan ana akarsu özelliginde olanının dogdugu yere
kaynak adı verilir. Akarsuyun denize veya göle döküldügü kesimine ise agız adı verilir.
Kara yüzeylerindeki tatlı suların yaklasık % 2'sini akarsular olusturur. Akarsular diger yüzey
sularını birbirine baglayan önemli su sistemidir. Akarsular; rejimlerine, beslenme
kaynaklarına ve döküldükleri yere göre üç gruba ayrılır.


a. Rejimlerine göre akarsular:

Akarsu yatagının belirli bir kesitinden saniyede geçen su miktarı debi (akım) olarak
adlandırılır ve m3/sn olarak ifade edilir. Akarsuyun akımının yıl içinde göstermis oldugu
degisiklikler akarsuyun rejimi (akım düzeni) olarak adlandırılır.
Akarsuların rejimi üzerinde en çok yagısların türü ve mevsimlere göre dagılısı etkilidir.
Örnegin, yagısların yagmur olarak düstügü ve her mevsimi yagıslı olan iklimlerdeki
(ekvatoral iklim, okyanusal iklim) akarsuların akımı yıl içinde fazla degismez. Bu tür
akarsulara düzenli rejim akarsuları denir. Amazon ve Kongo bu tür akarsulara örnektir.
Yagısların belirli bir mevsime toplandıgı, kurak mevsimin belirgin oldugu iklimlerdeki
(muson iklimi, Akdeniz iklimi, step iklimi) akarsularda akım degismeleri fazladır. Bu tür
akarsulara düzensiz rejim akarsuları denir. Ganj ve Ýndus bu tür akarsulara örnektir.


b. Beslenme kaynaklarına göre akarsular:

Akarsuların beslenmesinde yagmur, kar ve buz suları, yer altı suları ve göller etkilidir. Bu
nedenle akarsular beslendikleri kaynaga göre farklı isimlerle adlandırılır. Çok uzun yol kat
eden bazı akarsular ise birden fazla kaynakla beslendiklerinden karma rejimli akarsular
olarak adlandırılır.


c. Döküldügü yere göre akarsular:

Akarsuyun kollarıyla birlikte sularını topladıgı ve bosalttıgı alana havza adı verilir.
Akarsuların havzaları birbirlerinden su bölümü çizgisi ile ayrılır. Bu dogal çizgi yüksek
sıradagların doruklarından geçer.
Her akarsuyun havzası aynı özelligi göstermeyebilir. Örnegin, bazı akarsu havzaları sularını
denizlere ulastırırken, bazıları ulastıramaz. Suları denizlere dökülen akarsu havzalarına açık
havza, suları denizlere ulasamayan akarsu havzalarına ise kapalı havza adı verilir.


B. YER ALTI SULARI VE KAYNAKLAR

Yer altı suları, yeryüzüne düsen yagısların bir bölümünün yer altına sızarak geçirimsiz
tabakalar arasındaki bosluklarda depolanmasıyla olusur. Bu sekilde olusan yer altı suları
taban suyu olarak da adlandırılır. Ýçinde yer altı suyunun bulundugu tabakaya akifer adı
verilir. Yer altı sularının bir bölümü yer altında akısa geçtiginde yer altı akarsularını
olusturur.

Arazinin geçirimliligi ve kayaçların gözenekliligi yüzey sularının yer altına sızma miktarını
etkiler. Alüvyal ovalar gibi geçirimli araziler ile kireç tasları gibi gözenekli kayaçların yaygın
oldugu arazilerde yagıslarla gelen suların yer altına sızması daha kolaydır. Bu nedenle bu tür
araziler yer altı suları bakımından zengin alanlardır.

Akifer içindeki yer altı sularının yeryüzüne çıktıgı yerler kaynak olarak adlandırılır.
Kaynaklar olustukları yere göre çesitli isimler alır.

1. Vadi Kaynagı
Akarsu vadilerinin kenarlarında bulunan bu kaynaklar genelde yamaçlardaki tabakaların
akarsu tarafından asındırılması sonucu olusur. Yagıslı dönemlerde kaynagın debisi artarken,
kurak dönemlerde azalır. Suları soguktur.

2. Karstik Kaynak
Kireç tası tabakalarının arasındaki bosluklarda bulunan yer altı sularının yeryüzüne
ulasmasıyla olusmus kaynaklardır. Kireç taslarının çok gözenekli olması yüzey sularının yer
altına sızmasını kolaylastırır. Bu nedenle karstik kaynaklar kolayca beslenir ve akımları güçlü
olur. Suları soguk ve kireçlidir.

3. Artezyen Kaynagı
Geçirimsiz tabakalar arasındaki yer altı suyunun, tabakaların sondajla delinmesiyle
yeryüzüne çıktıgı kaynaklardır. Bu kaynaklar genellikle ova tabanlarında yaygındır. Basınçlı
su kaynakları olan artezyenlerin suları soguktur.

4. Fay Kaynagı
Yer kabugundaki kırık hatları üzerinde bulunmaları nedeniyle fay kaynakları olarak
adlandırılır. Bu kaynakların suları Yer’in derinliklerinden geldigi için, suları hem sıcak, hem
de çesitli tuz ve mineraller bakımından zengindir. Sularının derinlerden gelmesi nedeniyle
akımları da yıl içinde pek fazla degismez.

5. Gayzer (Kaynaç)
Volkanik alanlarda Yer’in derinliklerindeki sıcak gazların uyguladıgı basıncın etkisiyle
yeryüzüne su ve buhar seklinde püskürerek çıkan sulardır. Dünya’da bu tür kaynakların en
yaygın oldugu ülkeler Yeni Zelanda ve Ýzlanda’dır.

0 yorum:

Yorum Gönder