Our social:

9 Nisan 2015 Perşembe

Ekonomiye Yön Veren Güç: Doğal Kaynaklar

Doğada kendiliğinden oluşmuş, insan aklı ve tekniği­nin ürünü olmayan, meydana gelme aşamalarında in­sanın herhangi bir rolünün olmadığı bütün zenginlik kaynaklarıdoğal kaynak olarak adlandırılır.
Dünya üzerinde yapılan pek çok beşerî faaliyetin te­melinde doğal kaynaklar vardır. Örneğin, tarım aslında beşerî bir faaliyettir. Ancak faaliyetin esas kaynağı do­ğal bir kaynak olan tarım topraklarıdır. Aynışekilde su­lar da doğal kaynak olup, bu ortamda balıkçılık, ener­ji üretimi ve ulaşım etkinlikleri birer beşerî faaliyettir.

Doğal Kaynakların Sınıflandırılması
Doğal kaynaklar, çok fazla çeşitlilik gösterir. Çeşit ba­kımından zengin olan doğal kaynaklar değişik kriterler göz önüne alınarak sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma temelde tükenebilen doğal kaynaklar ve tükenme­yen doğal kaynaklar şeklinde olmaktadır.
Tükenebilen doğal kaynaklardan başlıcaları; petrol, doğal gaz, kömür, madenler vs. dir.
Tükenmeyen doğal kaynaklar ise kendi arasında daimi kaynaklar ve belli şartlar dahilinde kendinikendini yenileyebilen kaynaklar şeklinde ikiye ayrılır. Daimi kaynaklar; rüzgâr, dalga, su ve Güneş'tir. Belirli şartlar dahilinde kendini yenileyebilen kaynaklar ise; orman, jeotermal enerji, toprak ve havadır.
Doğal Kaynak Ve Ekonomi İlişkisi
Büyük sermaye ve doğal kaynaklara sahip ülkeler do­ğal kaynaklardan etkin biçimde faydalanma yollarını aramaktadır. Örneğin, Rusya Federasyonu zengin pet­rol, doğal gaz ve demir yataklarını verimli biçimde kul­lanmaktadır.
Zengin doğal kaynaklara sahip bazıülkeler teknik bil­gi ve sermaye bakımından yetersiz oldukları için yete­rince gelişememişlerdir. Örneğin, Afrika'nın en fazla petrol üreten ülkelerinden olan Nijerya'da halkın geliri ve yaşam standardı oldukça düşüktür.
Doğal kaynaklar yönünden fakir, ancak sermaye iş gü­cü ve teknoloji açısından zengin olan ülkeler dışarıdan ham madde alıp bu açıklarını kapatmaktadır. Örneğin, Japonya doğal kaynaklar yönüyle fakir olmasına rağ­men, yukarıda sözü edilen özellikleri kullanarak bu açığını kapatmıştır.
Geri kalmış ve doğal kaynaklar yönünden fakir olan ül­keler ise zaten yetersiz olan kaynaklarından teknik ve sermaye eksikliği yüzünden yeterince yararlanama­maktadır. Bu ülkelere Moğolistan örnek olarak verilebi­lir. Dünya nüfusunun artışı ve sanayideki teknik gelişme­ler doğal kaynaklara olan ihtiyacı her geçen gün artır­maktadır. Nüfus artışı pazar alanları oluştururken, tek­nik icatlar ve üretim hızının artması farklı doğal kay­naklara yönelme ihtiyacını artırmıştır. Sınırsız olan in­san ihtiyaçları, sınırlı düzeydeki doğal kaynakların işle­tilmesi ile karşılanmaya çalışılmaktadır.
Doğal Kaynaklar ve Kalkınma
Yetişmiş insan gücünün olmadığı bir yerde zengin do­ğal kaynaklar bir anlam ifade etmez. Çünkü kaynakla­rıçıkartan, şekillendiren, başka kaynaklarla birleştire­rek yeni kaynak üreten ve bütün bunları kendi ihtiyaç­ları için kullanan insandır. İnsan, varoluşundan bugü­ne kadar doğal kaynaklardan yararlanmıştır. Sanayi İnkılabıyla doğal kaynakların önemi daha da artmıştır. Teknik icatlar ve gelişmeler kaynakların kullanımını da­ha da kolaylaştırmıştır. Bazı toplumlarda ulaşılan refah düzeyi doğal kaynakların en akılcı biçimde kullanılma­sından kaynaklanmaktadır.

Doğal kaynaklar, ülkelerin en önemli ekonomik güçle­ridir. Kalkınma modellerini öncelikle öz kaynaklarına dayandıran ve eksiklerini dış kaynaklarla destekleyen ülkeler, kalkınma sürecini istikrarlı bir şekilde alabil­mişlerdir

0 yorum:

Yorum Gönder